NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عِيسَى بْنُ
يُونُسَ
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
عُرْوَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ
عُبَيْدِ
اللَّهِ بْنِ
عَدِيِّ بْنِ
الْخِيَارِ
قَالَ أَخْبَرَنِي
رَجُلَانِ
أَنَّهُمَا
أَتَيَا النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فِي حَجَّةِ
الْوَدَاعِ
وَهُوَ
يُقَسِّمُ
الصَّدَقَةَ
فَسَأَلَاهُ
مِنْهَا
فَرَفَعَ
فِينَا الْبَصَرَ
وَخَفَضَهُ
فَرَآنَا
جَلْدَيْنِ
فَقَالَ
إِنَّ
شِئْتُمَا
أَعْطَيْتُكُمَا
وَلَا حَظَّ
فِيهَا
لِغَنِيٍّ
وَلَا لِقَوِيٍّ
مُكْتَسِبٍ
Ubeydullah b. Adiyy b. el-Hıyâr'dan
rivayet edildiğine göre şöyle demiştir:
İki adam bana
bildirdiklerine göre, Veda haccında zekât taksim ederken Peygamber (s.a.v.)'e
gelmişler ve o zekâttan kendileri de istemişler. (O iki adam dedi ki:) Bunun
üzerine Resûlullah (s.a.v.) gözlerini kaldırıp bize baktı ve indirdi, bizi
güçlü-kuvvetli gördü:
“Dilerseniz size de
veririm. Ancak zengin ile kazanabildi güçlünün bunda hakkı yoktur,"
buyurdu.
İzah:
Nesâî, zekât; Ahmed b.
Hanbel, IV, 224; V, 290, 362.
Hadiste sözü edilen iki
adamın isimlen bilinmemektedir. Ancak bu durum sahâbî oldukları için hadîse
zarar ver-
memektedir. Çünkü
sahâbîlerin hepsi udûldur.
Hadiste geçen
"dilerseniz, size de veririm, ancak zengin ile kazanabi-len güçlünün bunda
hakkı yoktur." beyanından maksat, "dilerseniz size de zekât veririm.
Kendi durumunuzu siz bildiğinize göre bu işi vicdanınıza bırakıyorum. Şayet
zengin olduğunuz veya kazanmaya gücünüz yettiği halde alırsanız, günâhı size
aittir." demektedir.